Kış Aylarına Giderek Bir Adım Daha Yaklaşıyoruz.
Şimdi ki Yazımda Kış Aylarında Vücudumuzu Hastalıklara Karşı Nasıl Koruruz?
Vücut Direncimizi Nasıl Arttırırız? Gibi Sorulara Cevap Bulacaksınız.
Isı değişiklikleri vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatır ve vücut mikro organizmalara karşı savunmasız kalır. İşte direncinizi artırmak için alabileceğiniz küçük tedbirler ve grip aşısıyla ilgili merak ettiğiniz her şey…
Uzmanlar, mevsim geçişlerinde ortaya çıkan ısı değişikliklerinin insan vücudunun savunma mekanizmasını zayıflatması sonucu artan soğuk algınlığı, grip ve nezleye karşı dikkatli olunması uyarısında bulunuyor. Isı değişiklikleri ve soğuk hava, vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatıyor.
Bu yüzden, vücut mikro organizmalara karşı daha savunmasız hale geliyor. Bunun sonucu olarak da viral kökenli üst solunum yolu enfeksiyon hastalıkları ortaya çıkıyor.
Vücudumuzun direncini artırmak için uzmanların önerileri şunlar:
- Bol C vitamini alın; C vitamini içeren meyve ve sebzeleri tüketin.
- Mevsimine uygun giyinin.
- Bol ılık sıvı gıdalar tüketin.
- İstirahat edin. Bu sayede hem daha kısa zamanda iyileşirsiniz hem de hastalığın çevreye yayılmasının önüne geçersiniz.
- Grip veya soğuk algınlığının hapşırma yoluyla damlacık enfeksiyonları aracılığı ile bulaşmasının önüne geçmek için kalabalık ortamlardan uzak durmaya çalışın.
- Hapşırırken kullandığınız mendilleri tekrar kullanmayın.
- El hiyjenine dikkat edin, ellerinizi bol sabunlu suyla yıkayın.
- Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaç kullanın.
- Grip aşısı olun.
Grip aşısı
Virüsün antijen denilen parçacıklarını içeren aşı, savunma sistemini uyarır. Kişi grip virüsüyle karşılaşmadan önce vücudu mikrobu tanıyarak, ileride virüsle karşılaşınca zararsızlaştırması için gerekli antikorları üretir, gribe karşı hazır olur. Grip aşısı inaktive bir viral aşıdır, yani içinde canlı olmayan virüs parçacıkları bulunur. Sıklıkla tavuk yumurta embriyosunda üretilen virüslerin çeşitli kimyasal yöntemlerle öldürülüp saflaştırılmasıyla elde edilir. Saflığı, güvenilirliği ve koruyucu antikor oluşturma düzeyi test edildikten sonra kullanıma sunulur. Araştırmacılar gripten korunma ya da tedavi konusunda yeni arayışlara devam etmektedir. Grip virüsünün genetik kodunun bir kısmını içeren yeni bir aşı tipi üzerinde çalışmalar hız kazanmıştır. Aşı şimdilik yalnızca kas içine enjeksiyon (iğne) biçiminde uygulanabilmektedir. Burna sıkılan sprey ya da ağız yoluyla alınan aşı üretmek için çalışmalar sürmektedir.
Aşı ne zaman yapılmalı?
Kuzey ve güney yarımküre için grip aşısı yapılma zamanları değişmektedir. Ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarımkürede grip en fazla kış aylarında (aralık-mart) ortaya çıktığı için, bu dönem gelmeden sonbahar (eylül-ekim-kasım) ayları aşı yapılması için en uygun zamandır. Bazen grip salgını mart sonu ve nisan aylarına kayabilir. Bu nedenle (özellikle risk gruplarında olup da aşılanmayanlara) kış ayları içinde aşı yapılabilir. Aslında her ülke için aşı önerilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Güney yarımküreye mayıs-ağustos ayı içinde gidecek olan ve o sonbahar-kışta aşılanmamış olan risk gruplarındaki kişilerin, bir hekimle görüşerek aşı ya da kemoproflaksi (ilaç kullanılarak hastalığa yakalanmanın önlenmesi) önerilerini dikkate alması uygundur. Grip aşısı uygulamasından ortalama 10-15 gün sonra koruyucu antikor düzeyi oluşur, üçüncü haftada en yüksek düzeye ulaşır. Daha önce aşılananlarda koruyuculuk bir hafta sonra da başlayabilir.
Aşının yan etkileri ve güvenilirliği
Tüm diğer ilaçlar ve tıbbi uygulamalar gibi grip aşısının da yan etkileri olabilir. Bunlardan en sık görüleni enjeksiyon yerinde hafif ağrıdır. İki güne dek uzayabilir, günlük aktiviteyi bozacak düzeyde değildir. Ateş, bitkinlik, kas ağrısı gibi belirtiler genellikle daha önce grip virüsüyle karşılaşmamış kişilerde, örneğin çocuklarda görülebilir. Genelde aşı enjeksiyonunu izleyen 6-12 saat içinde ortaya çıkar, en geç 1-2 gün içinde sonlanır. Split-virüs grip aşısında bu yan etkiler daha az görülmektedir. Bu yan etkilere ek olarak çok daha az görülen yan etkiler de olabilir. Grip aşısından sonra ender olarak bazı alerjik reaksiyonlar çıkabilir. Yumurta alerjisi olanlarda aşıya karşı alerjik reaksiyon gelişebilir. Bu durum, aşının saflaştırılması sırasında çok küçük miktarda da olsa kalan yumurta proteinlerine bağlanır. Yan etki olarak öne sürülen Guillian- Barre Sendromu (GBS); sinir sistemini etkileyen bir hastalık olup, kasılmalarla birlikte seyretmektedir. Grip aşılarıyla GBS oluşma riski tam olarak bilinmemektedir. Gribin kötü sonuçları dikkate alınınca, bu düşük risk göz ardı edilmektedir.
Ani başlayan ateşli bir hastalığı olanlarda ise, iyileşinceye dek aşı uygulamasının ertelenmesi gereklidir. Her ülkenin kendi ulusal sağlık otoritesi, o yıl için özgül aşı virüsleri ve uygulama önerileri belirleyerek kamuoyuna bildirmelidir.
Koruyuculuğu ne kadardır?
Grip virüsünün antijenik yapısı sürekli değişim gösterdiği için her yıl yeniden aşılanmak gerekir. Aşının başarısı, aşı yapımında kullanılan grip virüsü antijenleriyle hastalık etkenleri arasındaki uyuma bağlı olarak, her yıl farklı olabilir. Bu nedenle yüzde 100 koruyucu değildir. Eğer o yıl aşıda parçacıkları kullanılan virüsler etkense, aşının koruyuculuğu da artar. Grip aşısı, sağlıklı genç erişkinlerde yüzde 70-90 arasında grip belirtilerini önleyebilir ama yaşlılarda ve belirli bazı hastalığı olanlarda koruyuculuk yüzde 30-40′a kadar düşebilir.
Çinko eksikliği grip nedeni
Sonbahar ve kış aylarında sıkça görülen gribal enfeksiyonlara karşı önlem amacıyla, akyuvar ve antikorların oluşmasını sağlayan çinkonun bol miktarda alınması gerekiyor. Konya Numune Hastanesi Başhekimi Operatör Dr. Vedat Erden yaptığı açıklamada, sağlık açısından çok önemli olan mineraller içinde yer alan çinkonun, bağışıklık sisteminde anahtar rol oynadığını söylüyor.
Aknelerde de etkili
Bağışıklık sisteminin güçlü olması için gerekli akyuvar ve antikorların oluşmasını sağlayan çinko, özellikle sonbahar ve kış aylarında ortaya çıkan soğuk algınlığı ve gribe karşı etkili oluyor. Ayrıca, yaraların iyileşmesi, görme duyusunun güçlenmesi, böbreklerin düzenli çalışabilmesi için bol miktarda çinko alınması gerekiyor. Çinko, akneye karşı da çok etkili bir mineral. A vitamininin kimyasal bileşimini harekete geçirir ve mikrop öldürücü etkisi, akne sivilcelerinin kaybolmasını sağlar. Kırmızı et, karaciğer, yumurta, deniz ürünleri, fasulye, bezelye ve fındık bol miktarda çinko içerir. Gebeler, hastalar ve özellikle yoğun stres yaşayanların bu besinleri bolca tüketmesi, sağlıklı yaşam sürmeleri açısından son derece önem taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder